Bu öyküyü, düşleri
dölyatağında saklı kalmış kıskanç erkler okumasın, tekin değildir satır
araları..
Bu sızıyı namus tüccarları satın alıp pazarlamasın, ağu
çalar dudaklarını..
Bu öyküde iki sokak kedisinin tırnakları saklıdır,
sırçadan saraya kurulular yaralanmasın..
Bu öyküyü isyanı kasıklarında büyütenler, küfrü
çaresizlere dil edenler okursa ancak tad alır.
Bu öykü dünyamızın ötekilerinin ürünüdür, berikiler sakın
ola sulanmasın.
Camdan küplerin biribirine eklemlenip uc uca sevişerek genleştiği
bir gece yarısydı.
Gökyüzü, kasıklarını döle teslim etmemişliğin yağmurunu
taşıyordu.
Yıldızlar gebeliğe namzet, aldı alacaktı karaboşluğu
dibine..
Islaktı, parke taşlarının arnavut kaldırımlarına
göbeklendiği caddeler.
Islaktı sırılsıklam.
Karakedi ayazlamış sesine katmak istedi sokağın en
serseri dişisini.. gerindi, kemani kuyruğuna sidik kokuları siğdirerek,
panterleşmeğe adaydı..aday..
Birde, kamburunun sırtına yığılmışlığı olmasa, kızgın
damları sulamaya adaydı aday..
Yaşını başını terketmiş babamsı havaları yırtmalıydı; ama, nasıl..
Bu takat, bu yüzölçümü çatılara kapalı, perde aralarında
sızan ışığa açlık olmasa..atlayacaktı bir hamlede serseri kedinin ensesine
geçirip çürük dişlerini..
Basacaktı naraları.. ulan varmı şaşı gözle seserime ayık
bakan!
Ve sustu..
Vargir dedi.. hadi geçti senden.. eski günlere özenmekle
dolmuyor bu düş kırıntıları..
Vargit dedi.. bu sığıntı ayaklarla atlanmıyor çatı
araları..mesafeye nasıl katlanır kasları sızıntılı yaraları..
Vargitler üçleşince; daraldı çatı araları..serseri
kedinin gözleri cam küpte karakarelendi, tüyleri dikenlendi, dansetti
başkalanışları..başbaşalık çağrıları yerleşti.. başbaşa gözgöze
burunburuna..mırıldamaları..
Camküpler milyarlaştı bir tırnak çizgisinde koşar adım,
ipleşti ufuk noktasına izi..okyanuslara daldı, mercanlarla özleşti, balık
pullarında sadeleşti..yunuslaştı..filleşti..asyalaştı..
Asya, eğrilmiş kıvırcık sakalını göğüs kafesine
ilikleyerek dirleşti.. :
“Bu başka
bir ileti. Başka bir yakarış, Başka bir ateş tufanı.. Nuha teslim etmem dedi
sizleri..bu kıtalararası muhabbeti, bu mağma kaçkını alevi Sadi’leştireceğim
oturun şöyle dizim dibine dinleyin beni..
Sevdanız için terki diyar edeceğiniz dünyanız varsa, özgürlüğünüz için feda
edeceğiniz kendinize merhaba..çoğaltın birbirinizi, tırmıklayın gübresi bol
toprağınızı, açın musonlara göğsünüzü..bu tohum bire bin verir billah!
Akıntısına adayın Ganjın küllerinizi..erişeceğiniz menzilinizde darlık olmaya! “
Dualar ayazlanmadan, karadeki iki kaş arası yarıyaş gençleşti..
iki göze iki çeşme yerleşti..
Yerkabuğu aşka geldi..kıtalar çatırdadi.. bir debremki,
tüm fildişi kaleler yıkıldı..karakedinin sağrısına saplanmış yıldırımlar uçurdu
onu..kızgın damların kremitlerine sıçradı..
Karakedi karakarelerde serseri serseri..serseriyle
serseri leşti..!
.............
Bu öykü tenlerine limon suyu salıp AID den sakınmayı
düşleyen UzakDoğu “orospularına”
adanmıştır. Onlar sevdanın göze görünmeyen karakareleridir.
Öykümüzde, başgöz herzaman yerleridir..
Öykümüz pazara teslim olmayacak, silinecektir.
Bu öykü susmayacak miyavlamasını sürdürecek, mart mart
martlaşacaktır..
Bu böyle biline
Beklene !
Volkan Kemal
8 MART 2009
Australia


No comments:
Post a Comment