Düşmeye gör dedi karakedi
kızgın damdan al aşağı
ver yukarı
dal taşak
düşmeye gör
aşk şarabıyla şerbetlenmiş lal fıçıya
tepe taklak
kel alaka
kocca şişeyi kafaya diker gibi
yırtık dona yama biçer gibi
tumansız
dumansız serden geçer gibi
geçmeye gör
deli dumrulun asma köprüsünden
sırattan geçer gibi
şeytana madik atıp
rabbini seçer gibi
altı okka daşşaktan düşer gibi
döl yatağına göçer gibi
cennetin içine sıçar gibi
cehennemden od çalıp kaçar gibi
düştü bir belalı kedinin deryasına
ihtiyar bir taka gibi
halatsız demirledi
uzunca martlayıp
avazladı
“Aşıka bağdat sorulmaz , ufukları aşar gider”
Ayaz tutmuş sesi kristalleşerek
yayıldı şahı merdan sokağına
ekmekarası tükürüklü köfteye razıydı
rıza
şeker lokum sarı burmaya fitti
fitil
yumruk mezesine talime eşitti
çeşit
hele bi kadeh rakılansa
arınacaktı derdi kebirinden
dibi gözükecekti kibirinden
mahalleye ossuruktan sadaka dağıtırdı dübüründen..
açlık bu ya
sefillik o ya
düşleri bile donuyordu
ayaz tutmuş gecelerde
uykuları bile asılıyordu
pervazsız pencerelerde
ayakları bile kasılıyordu
merdivensiz tepelerde
geriye geriye doğru
ilerliyordu...
Heyt siz beni gençken görecektiniz
demeğe getirdi
deyemedi
demedi
deme
dem
dem
de
sesi dondu
nutku tutuldu
yutkundu
yuttu
düşlerini
düşlerin
düşleri
düşler
düşle
düş
düş breh sevda şokuna
karışsın aklın bokuna
deli devran dolaş
ite köpeğe dalaş
yapma telaş
tele al kendini
topla iskandilini
açıl korkma
bu deniz yutmaz seni
sal salın
kollarında dalgaların
poyraza tufana inad
yunus’a tutun
hayyam’a kelam
bektaş’a semah
pir’e ya hu!
de
ve
yürü üstünde acılı suların
ulaş keşfedilmemiş koylara
kokla yosun tutmuş incileri
dokun mercan kayalıklara
süngerleş
sağalt ağulu düşleri
gecelerin koynuna gir
karanlıklar ışıldasın
kıskansın gözlerin
adaklanmış benleri
kurusun dudakları
damağında dili solsun
damarlansın yanakları
nefesi kesilsin
gerilsin yay gibi
fırlatsın oku menziline
vursun seni
kaçma
aç göğsünü
sevdalı umutlara
aç yüreğini
kanayan dalgalara
alsın seni götürsün
volkanik adalara
çoğaltsın
çoğalt
çoğal
doğal ahangine bırak
ritmine uydur ayak
sal kendini dipsiz kuyulara
düş vadisine varmaksa maksat
çölleşmişliğe vurmaksa set
can suyu dökmekse yarım asırlık kuru çınara
damla damla damıtılmaksa özünü
köklerine ulaşarak...
Volkan Kemal
Bu öyküsel düttürü, düşleri iğdiş edilmişliğe karşı direnenlere
adaklanmıştır.
Arayışlarını buluşlarla renklendirenlere merhaba !

No comments:
Post a Comment